Ana sayfa
 PAR/PRA




Çeviriler :

'العربية / al-ʿarabīyah
বাংলা / Baṅla
Català
中文 / Zhōngwén
Deutsch
English
Español
Filipino/Tagalog
Français
Galego
Ελληνικά / Elliniká
हिन्दी / hindī
Italiano
بهاس ملايو / Bahasa Melayu
Polszczyzna
Português
Română
తెలుగు /Telugu
Tiếng Việt
Türkçe

                                        

Diğer Sayfalar:

Modüller

Site Haritası

Anahtar Kelimeler

İletişim

Faydalı Dökümanlar

Faydalı Linkler


PRA İLE MUTLULUĞU PAYLAŞMAK

Yazan : Kamal Phuyal (Nepal)

Düzenleyen : Phil Bartle, PhD

Çeviren : Hande Odabaşıoğlu


‘’Eğitim katılımcıları, eğitim içeriğinden daha ziyade eğitim veren kişi üzerinde konsantre olurlar, eğitmenin davranışlarına ve bu davranışların sınıfta veya değil söylemleri ile uyumlu olup olmadığına dikkat ederler. Dahası katılımcılar eğitmenin davranış ve söylemlerinin uyum halinde olduğuna inandıkları zaman öğrenme aktivitesi pratiğe geçmiş demektir.’’
(Mr. Uttam Dhakhwa, Maneviyat ve Gelişim Forum’u).

Neden PRA sistemini kullanmalıyız ? Bu soru birçok workshop, eğitim ve forumlarda gündeme getirildi. Edindiğim tecrübelere istinaden ben PRA‘nın barındırdığı başlıca 3 önemli bileşeni gördüm; tavır ve davranış yönü, konsept veya vizyon yönü ve son olarak, süreç (araçların uygulanma süreci ) veya yetenek yönü. Üçüncü özellik araçların nasıl kullanılması gerektiğine konsantre olan çok belirgin bir özellik. Eğitimin büyük bir kısmının bu yöne odaklandığına dair bazı yorumlar var. Eğitim PRA tarihi ile başlıyor ve araçların uygulanması ile son buluyor

Ilk bileşen ‘PRA kim tarafından kullanılmalıdır ? ‘ sorusu ile ilgilenir. PRA uygulayıcılarının ne tür özellikleri olmalıdır ? İkinci soru ise ‘Neden PRA kullanılmalı? Neden başka araçlar kullanılmıyor ? , PRA’nın değeri nedir ? ‘ gibi sorular üzerinde durur. Benzer olarak üçüncü bileşen ise araçları etkin kullanmanın yolları üzerine yoğunlaşır ve uygulama sürecinin nasıl olduğunu sorgular.

Yerel katılımcıların olması PRA uygulayıcısının tavrına bağlıdır.

Gelişim demek Mutluluğun paylaşılması demektir .

Bir arkadaşım bir seferinde bana gelişimin ,mutluluğu başkaları ile paylaşmak olduğunu söylemiş ve tecrübelerinden örnekler vermişti, gelişim üzerine yaptığı bu yorum hiç aklımdan çıkmadı.

Birçok gelişim projesini gözlemleme fırsatım oldu, bazılarında milyonlarca rupi harcandığını, bazılarında ise sadece binlerce harcandığına şahit oldum. Bir defasında Katmandu’ya 200 km uzaklıkta olan Pokhara kasabasındaydım ve katılımlı içme suyu projesi yürütüyorduk. O süre içerisinde çok iyi vakit geçirdiğimi söyleyebilirim, köylüler ile birçok paylaşımda bulunduk ve onlar bizim orada olmamızdan çok çok mutluydular. Finansal olarak küçük bir projeydi ve hükümetin havza bölge ofisi ve japon bir kurum tarafından ortaklaşa yürütülüyordu. Projenin tamamlanması için yaklaşık olarak 35.000 Rs. Harcandı. Paylaşımımız esnasında bir kadının bize söylediklerini sizinle paylaşmak isterim :

Köyümüze çalışmaya bir kız kardeş gelmişti ve biz onu uzun sure boyunca görmezden geldik. Köylüler ona geldiği yere geri dönmesini söylüyordu ( geçmiş dönemlerde gelişim çalışanları ile güzel tecrübeleri olmamıştı) ancak öte yandan kız kardeş geceler boyunca bizim problemlerimiz üzerine düşünürdü. Oldukça iyiydi. Sonunda onu sevmiştik ve beraber çalışmaya başladık ve birçok şeyi beraber tamamladık. Şuanda kendi koperatifimiz var, okuma sınıfları açtık. Onunla birlikte çok iyi vakit geçirdik. Beraber çalışırken çok mutluyduk ve çok eğleniyorduk. Yapılacak bütün işlerimizi mutlu bir şekilde tamamladık. Şimdi o günleri anarken bile mutlu oluyoruz, projemizi çok seviyoruz ve kız kardeşimizle geçen zamanı hatırlattığı için projemizin asla yitmesine izin vermeyeceğiz.

O köylüler, yürütülen organizasyonun ismini doğru düzgün telaffuz bile edemezken, konuya dair sürekli olarak tekrarladıkları şey 'Bikase Didi' ile yani kızkardeşleri ile ne kadar mutlu olduklarıydı. Maalesef biz Didi ile tanışamadık ancak paylaşılanlara gore yerel kadınlar ile çalışmaktan çok mutlu olan birisiymiş. Zaman içerisinde öğrendik ki Didi ‘nin tek motto’su ,mutluluğunu diğer insanlar ile paylaşmakmış. Köylüler ve Didi karşılıklı olarak mutluluklarını paylaşmaktaydılar. İçme suyu projesi onlar için mutluluğu paylaşmanın bir şekliydi. Ve o mutluluk projeye başarı getirdi. Köylüler proje için harcanan paranın ne kadar olduğu ile hiç ilgilenmiyorlar, hatta hatırlamıyorlar bile. Değerlendirme sürecinde sürekli olarak ne kadar mutlu olduklarını hatırladılar. Bu mutluluk onlara başka şeyler yapma konusunda cesaret verdi. Bugün kooperatifleri var ve kadınlar arasında bir bakım komitesi oluşturdular. Koruma gruplarıda var ayrıca.’Grubumuz olduğu için mutluyuz ve o sebeple buraya geliyoruz, burada problemlerimizi paylaşıyoruz ve aslında mutluluğumuzu paylaşıyoruz ‘ diyorlar.

Büyük kurumlardan bir tanesi Katmandu’nun kuzeyinde bulunan Nuwakot bölgesinde bir köyün içme suyu projesi için 1.5 milyon rupi harcadı. Ancak 800 aileyi kapsayan ( birkaç köy ) bir köy gelişim komitesi (KGK) devletten yıllık olarak sadece 500 bin rupi alıyor. Yine burada da köylüler ve proje arasında büyük bir çelişki ortaya çıkıyor. Uzak mesafeden su taşıma sorunlarını çözülmüş olsa bile köylüler projeden dolayı pek mutlu değillerdi. Köylülerin ağzından proje değerlendirmesini dinleyelim :

Projenin yapımı neredeyse tamamlanmak üzere ancak biz proje çalışanlarını hala tanımıyoruz. Firma çalışanları sürekli olarak değiştiriyor. Köyde gördüğümüz kişileri ikinci defa göremiyoruz. Bu projenin bizim projemiz olduğunu düşünmüyoruz. Bir çalışma grubu kurduklarını duyduk, bu kişilerin kim olduğunu bilmiyoruz, politik liderlerden olduklarını düşünüyoruz. Çalışanların burada ofisleri olmadığı gibi kalmak için kalıcı bir yerleri de mevcut değil. Alanları gezdikten sonra çoğunlukla Katmandu’ya veya Trishuli’ye dönüyorlar (bölge merkezleri ). Komşu köyden bir müteahhide inşaatın sorumluluğu verildi, bir defasında çalışanları ile konuşmak için yanlarına gittik ancak bizimle konuşmaktan pek mutlu gözükmuyorlardı.

Köylüler uzun zamandır en yakında bulunan su kaynağından su taşıyorlardı ve bu şekilde taşımaya devam edebilir durumda gözüküyorlar. Kimse köylülere isteklerine hakkında birşey sormamış ve onların gerçek düşüncesini almamış. Plan bölgeye yabancı kişiler tarafından yapılmış ve uygulanma sürecinde ise bugüne kadar hiç su ihtiyacı bulunmamış kişilerden yardım alınmış. Burada ki projenin mutluluğu paylaşmanın bir yöntemi olamayacağını görmüş oluyoruz. Projenin köye getiriliş anından itibaren köylüler ve proje çalışanları arasında ki mesafe gittikçe büyümüş. Görünen o ki çalışanlar bu projeyi işlerinin bir parçası olarak görmüşler. Köye bu projeyi getirerek köylülere iyilik yaptıklarını düşünüyorlar. Köylüler ile konuşmaya kendilerini hazır hissetmiyorlar. İnsanlarla konuşmadan mutluluğu nasıl paylaşabilirler ?

Geçmişimiz bize kişilerin kendileri tarafından yürütülen birçok katılımcı çalışma yürütüldüğünü gösteriyor. Tarih boyunca insanlar birçok tapınak, yol, kuyu ve göl, okul ve benzeri yapı inşa etmişler. Bütün bu işleri sanki bir kutlama yaparcasına gerçekleştirmişler. Eğer analiz etmeye devam ederseniz yapılan bütün bu işlerin arkasındaki motivasyonun mutluluğu paylaşmaktan geldiğini görebilirsiniz. Çalışırken şarkı söylerler, topluca sosyal işler gerçekleştirir, partilerde birbirleri ile yemek paylaşırlar, gülerler, eğlenirler ve sonunda işi tamamlarlardı. Görünen o ki bazen başkalarına birşeyler vererek, bazen alarak ve bazen paylaşarak mutluluğu paylaşırlardı.

Bir arkadaşım bir defasında büyük bir kurumdan iş teklifi almıştı. Üzerinde çok düşündü, birçok kişi ile paylaştı ve en sonunda teklifi reddederek şunları söyledi :

Yeni işimde buradaki gibi ‘mutlu bir çevre’ olacağından pek emin değilim. Mutluluğumu paylaşabildiğim arkadaşlarımla çalışmaktan çok mutluyum. Burada işimden memnunum. Evet doğru bana iki katı maaş ve daha iyi imkanlar sundular. Ancak ben mutluluğumu kaybedeceğimden daha çok endişeliyim.

PRA ile Mutluluğu Paylaşmak

Şuana kadar hiçbir PRA eğitimini sıkıcı bulmadık. Son zamanlarda yaklaşık olarak 60 adet PRA eğitimi inceledim. Genellikle eğitimin en sonunda yürütülen değerlendirme bölümüne danışmanlık yaptım.Ve hiçbir raporda PRA eğitiminin sıkıcı olduğuna dair bir bölüme rastlamadım. Yazılanlar arasında ; ’10 gün ,10 dakika gibi geçti ‘, ‘Eğitim süreci oyun gibiydi’,’Sıkılmadık ‘,’çok güldük ‘,’çok şey paylaştık’ gibi ifadelere rastlayabilirsiniz. PRA ile öğrendiklerinizi başka şekillerde de öğrenebilirsiniz. Ancak bana gore PRA’nın başlıca değerlerinden birisi mutluluğun paylaşılması için yarattığı ortamdan geliyor. Katılımcılar ortamda bir hiyerarşi veya ayrımcılık hissetmiyorlar (sosyo ekonomik,kast ve cinsiyet). Hepsi gülüyor, öğreniyor ve paylaşıyor. Mutluluğu paylaşmak, paylaşımcılar arasındaki duygusal bağı geliştirir ve PRA’nın eğitim ve toplum içerisinde yarattığı ortam budur.

‘Bilirsiniz, sosyal harita yapım sürecinde köylüler taşları ve sopaları taşıyarak ev yapıyorlar. İlk 15 dk boyunca hepsi köy haritası yaptığının ve yapay birşey hazırladıklarının farkında oluyorlar. Daha sonra herşeyi unutup taşlar ve yerel materyaller ile oyuna dalıyorlar. O zaman gerçekliğe geçiş yapıyorlar. Bağırıyorlar, gülüyorlar, açıkça konuşuyorlar ve bazen birbirlerine kızıyorlar. Bu sebeple benim hissettiğim hepsinin ilk 15dk’dan sonra canlı bir tartışma ve analiz ortamına giriş yaptıkları ve mutluluğu paylaşma anlarının başladığıdır.Yapay dakikalar geçtiğinde, mutluluk paylaşımı başlıyor ve izleme pozisyonunda bulunan diğer köylüler egzersize katılıyorlar. Ötekileştirilmiş ve okuma yazması olmayan, toplum içinde konuşmaya tereddüt eden kişiler bile katılım sağlıyor.Mutluluğu paylaşmak süreci kolayşatırır.
Bir PRA uygulayıcısnın bir zamanlar paylaşmış olduğu gibi :

Mutluluğun paylaşılmadığı PRA çok sıkıcı ve teknik oluyor. Bazen tehlikeli bile olabiliyor. Katmandu’nun komşu bölgelerinden olan VDC ‘nin Dhading Bölgesinin yöneticileri PRA çetesi ile yaşadıkları karşılaşmadan şu şekilde bahsetmişti :

Bir grup PRA uygulayıcısı yanlarında yiyeceklerini ve çadırlarını taşıyan 4 veya 5 hamal ile köye gelmişlerdi. İçlerinden bazıları tavukları bulmaya, bazıları akşam yakılacak kamp ateşi için odun bulmaya yöneldi. Bir grup genç ise çeşmeye gittiler, çeşme etrafında ki genç köylü kızlarla dalga geçmeye başladılar. Akşam saatlerinde büyük kültürel aktiviteleri vardı. İngilizce müzik dinleyerek disko dansı yaptılar. Birden bağırmaya başladılar ve müzik ancak kavga etmeye başladıklarında kesildi. Ertesi gün bu kişilerden 7 veya 8 ‘i toplanarak PRA uygulamasını yapmaya başladı.

Bu tip katılımı desteklemeyen PRA uygulaması sadece mutluluğun paylaşılmasına engel değil aynı zamanda insanların mutluluğu çalan bir uygulamadır. Dahası bu tarz aktiviteler PRA’nın kendi içerisinde mevcut olan değerler için de zararlıdır.

PRA eşliğinde yapılan her aktivite başka şekillerde de yapılabilmektedir. Başka tekniklerin kullanılması toplum katılımını arttırabilir. Okuma yazma bilmeyen ve dışlanmış kişileri başka teknikler kullanarak gelişim sürecine dahil edebiliriz. Ancak PRA’nın başlıca ve en önemli katkısı mutluluğun paylaşıldığı bir ortam yaratmasından gelir.

Bir defasında Katmandu ‘nun kuzeydoğusunda bulunan Sindhulpalchowk bölgesinde refah sıralaması yapılıyordu. Bir grup köylü görevi üstlenmişti.Yaşlı bir adamı ‘en alt kademe’ ye yerleştirdiler. Adam orada, grubun içerisindeydi. Bu durumu reddetti. Tartışmalar uzun sure devam etti. Diğerleri adama birçok örnek sunarak fakir olduğunu göstermeye çalışıyordu. Esasen grup çalışanları yaşlı adama yardım etmeye çalışıyordu, çünkü fakir kademesindeki insanlar için bazı programlar sunuluyordu. Adamın ise hiçbirşeyi yoktu. Günde iki defa yemek ayarlayabilmek bile onun için oldukça zordu. Yaşlı adam en sonunda şöyle dedi : ‘yeteri kadar yemeğim yok ama mutluyum. Ben bu köyde tanıdığınız en mutlu insanım. Beni hiçbir zaman üzgün veya depresif gördünüz mü ? Bana nasıl fakir diyebilirsiniz ? ‘. İşin gerçeği yaşlı adam bütün liderlik ve sosyal aktivitelere ilk dahil olan kişilerdendi. Sonunda grup çalışanları onu ‘orta kademe’ye yerleştirdi.

Bu aktivite sonrasında yaşlı adam ile enine boyuna konuştuk. Anladık ki adamın içinde bir mutluluk kaynağı vardı. Köyden birkaç gün ayrı kalması bütün köyün onu özlemesine sebep oluyordu. PRA ekibi, o zaman temel ihtiyaçların insanlar için hak olduğunu ve açlığın mutlu hissetmenin önünde engel oluşturabileceğini ancak ekonomik refahın duygusal ve ruhsal refah seviyesi ile karşılaştırılamayacağını anladılar.

Geçen ay, gelişim ve maneviyat üzerine bir tartışma yaptık. Bir kişi dışlanmış insanların motivasyonu hakkında ne yapılacağını sordu. Onlar mutluluğu kiminle paylaşacak ? diye ekledi. Bu tartışma sonunda aşağıdaki şekilde sonuçlara ulaştık :

‘Evet tabiki bizler adalet istiyoruz, eşitsizlik, istismar istemiyoruz. Güçsüz olanın güçlü olmasını diliyoruz. Bu sebeple mahrum edilmiş ve dışlanmış insanların kendi gelişim süreçlerine katılmalarını istiyoruz. Onları dinlemek istiyoruz. Onların fikirlerini dinlemek istiyoruz. Kendi güçlendirme süreçlerinde onlara arkadaşlık etmek istiyoruz. Biz bunu sadece işimiz bu olduğu için değil, bunun gerçekleşmesi bizi gerçekten mutlu edeceği için istiyoruz. Onların yükselmesini ve eşitsizliğin azalmasını istiyoruz. Güçlendirme süreci esnasında onlarla arkadaş olmaktan mutluluk duyacağımızı belirtmeliyiz. Onlarla mutluluğu paylaşmanın yolu budur. Bizim isteklerimiz anladıkları zaman bizimle mutluluklarını paylaşmayı da isteyeceklerdir. Evet PRA ihmal edilmiş kişiler ile mutluluğu paylaşmak için bize birçok yönden yardımcı olabilir. PRA aramızdaki bütün formaliteleri ortadan kaldırır, PRA sürecin gitmesi gerektiği yönde ilerlemesine yardımcı olur.

VDC başkanlarından biri planlama için PRA kullanımı esnasında yaşadığı tecrübeleri bizimle şöyle paylaştı :

PRA’dan once korunma bölgelerin istekleri belirlerdik. Her bir bölge üyesi kendi isteklerinin en önemli istekler olduğuna bizi inandırmak için her defasında masayı yumruklardı,masamız önceleri çok acı çekerdi.Ancak ikili kademelendirme süreci masamızın hayatını kurtardı. Bütün derecelendirmeleri artık mutlu bir şekilde yapıyoruz.

Bu süreç esnasında yaşadığım tecrübelerden öğrendiğim kadarıyla PRA mutluluğumuzu köylüler, özellikle mahrum bırakılmış ve dışlanmışlar insanlar ile ve onların mutluluklarını da bizimle paylaşmalarını sağlıyor. Herhangi bir şeyin olumlu yönlerinin yansıtılması gelişim için bizim ilerlememizi sağladığına inanıyorum. Negatif açıların yansıtılması bizi kapatır, sadece negatife odaklanarak ilerleme gösteremeyiz.

Kamal Phuyal
Nepal
. IDS seminerinde sunulan makale, "Katılıma Giden Yol."

––»«––

© Copyright 1967, 1987, 2007 Phil Bartle
Web Tasarımı Lourdes Sada
Son Güncelleme: 08.06.2012

 Ana Sayfa

 Katılım Değerlendirme