Çeviriler:
Akan |
Kelimenin Başharfine Göre Sıralanmış BağlantılarA B C Ç D E F G Ğ H I İ J K L M N O P R S Ş T U Ü V Y ZAnahtar kelİmeler Oby Phil BartleÇeviren: Sadettin Akkaya, Aslı Günaydın Calma, Pelin Berberoğlu, Deniz Savtur, Musa Toprak (M.A.)ÖFKE Muhtemelen, çalışamalarımızdaki en tehlikeli duygu öfke ve onunla nasıl başa çıktığımızdir. İnsanoğlu olarak, duygularımız vardır, ve öfke de bunlardan biridir. Tabiki de kızgın olabiliriz çünkü bu insan olmanın bir parçasıdır. Öfke duyduğumuzda suçlu ya da mahçup hissetmemeliyiz. Bu duygu normal bir insani duygudur. Öfkeli olduğumuzda bunu kabullenmeliyiz. Fakat, ister toplumu harekete geçiriyor, ister gönüllüleri koordine ediyor ya da çalışanları yönetiyor olalim, öfkeli olduğumuzda yaptıklarımız çalışmalarımızı etkileyebilir. Bir müşteri, bir gönüllü, bir eleman ya da bir toplum üyesi dahi olsa hata yapabilir, özellikle de hedeflerimizi etkileyen hatalar... Örneğin, sakin olmamız gerektiği zamanlarda, öfkemizi göstermeye çok meyilliyizdir ki bu zamanlar da bizi hata yapmaya iter. Birinin, istediğimiz sonuçları etkileyen bir hata yaptığını gördüğümüzde, bunu görmenin bizi kızdırdığının ve bu öfkeyle başa çıkmanın bizim sorumluluğumuz olduğunun farkına varmalıyız. En etkili ve hızlı çözüm yürüyüşe çıkmaktır. Eğer zamanınız yoksa,en azından öfkenizi belli etmeden başka bir odaya geçmeli, ve sizi öfkelendiren kişilerden uzakta kalmalısınız. Öfkemizi kontrol altına aldığımızda, bizi kızdıran şeylerle daha etkili şekilde başa çıkabiliriz. Eğer bu hatayı bir müşteri, bir gönüllü, bir eleman ya da bir toplum elemanı yaptıysa, Hata kelimesinde anlatıldığı gibi önlemler alabiliriz. Ancak bu önlem eğer biz sakin ve kendimize hakim durumdayken alınmışsa yararlı olabilir. العربيّة: غضب, বাংলা : রাগ, Deutsch: wut, Ελληνικά: Θυμός, English: anger, ire, choler, Español: Ira, Euskera: Haserrea, Ewe: ibinu, Filipino/Tagalog: Galit, Français: colère, Galego: anoxo, Italiano: collera, 日本語: 怒り, Kiswahili: hasira, Malay: Kemarahan, Português: ira, Română: furie, తెలుగు: ఆవేశము, Tiên Việt: sự tức giận, Türkçe: öfke, 中文 (Zhōngwén): 怒气OGREN Kulturlenme sureci, ornegin birey haline gelmek (kulture sahip olmak), ogrenmekten bagimsizdir. Ogrenim, hayat boyu devam eden bir surectir. Ogrenmenin bitmesi, olum anlamina gelir. Bizler ogrenimi okuyarak, dinleyerek, izleyerek ve yaparak gerceklestiririz. Ogrenmenin en etkili yolu, "yapmaktir." Bir saatlik bir dersin yaklasik ilk 5 dakikasinda ogrenebilecegimiz bilginin 90%'ini ogreniriz. Català: aprenentatge, Deutsch: lernen, Ελληνικά: μαθαινω, English: learn, Español: aprenda, apprender, Français: apprener, Italiano: imparare, Português: aprender, Română: învăța, Srpski: naučiti, Türkçe: ogren, 中文 (Zhōngwén): 学习OLANAK SAĞLAMAK (etkinleştirmek) Olanak sağlamak, birşeyin yeterliğine müsaade etmek veya yeterliğini arttırmak anlamına gelir. Bir katılımcının kendisi için birşeyi başarmasını kolaylaştırmak. Bir grubun diğer bir gruba güçlenmesi konusunda yardım etmesi. Bu yöntemdeki toplum ve organizasyonlara uygulandı. Bakınız Etkinleştirmek. Bu yöntemde kullanılmakta olan bu kelimenin iki uzantısı, (1) "olanak sağlayan" (olanak sağlayan çevre derkenki gibi) ve (2) "olanak sağlama" (bir toplum veya organizasyonun daha güçlü olmasına olanak sağlayan süreç derkenki gibi) genelde birçok sözlükte yer almamaktadır. Bakınız " Bir Politika Belgesi Hazırlamak." Català: capacitar, Deutsch: befähigen, Ελληνικά: δινω τη δυνατοτητα, English: enable, Español: posibilitar, Français: rendre capable, permettre, capaciter, Português: capacitar, Română: permite, Türkçe: olanak sağlamak, 中文 (Zhōngwén): 使之能够OLUŞTURMAK Birşey yaratıldığında, oluşturulmuş olur ( 'Oluşum' kelimesi ile aynı köke sahiptir). Elektrik ö jeneratörü başka formdaki bir enerjiyi alıp elektrik enerjisine dönüştürür. Zenginliğin oluşturulması için öncelikle yaratılmış olmalıdır. En yaygın yolu değeri olan birşeye değer katmaktır . Para, transfer edildiğinde bu, gelir (zenginlik) oluşturulmuş anlamına gelmez. Català: generar, Deutsch: Schaffen, English: generate, Español: generar, Français: produire/créer, Kiswahili: zalisha, Português: gere, crie, gerar, Română: producere, Türkçe: oluşturmak, 中文 : 产生OPUCUK PRENSIBI "Kisa kes canim!" bize islerimizi karmasiklastirmamiz gerektigini anlatir. Bu sozun eski versiyonu "canim" yerine "salak" kelimesini kullaniyordu ama toplumu guclendirme temasi icerisinde eski versiyonun cok da cesaret verici oldugunu dusunmuyoruz Català: principi kiss, Deutsch: KISS Prinzip, Ελληνικά: αξιωμα KISS, English: KISS principle, Español: principio KISS, Français: principe de MLSA, हिन्दी : चुंबन सिद्धांत, Italiano: il principio KISS, Português: KISS, princípio KISS, Română: principiul sărutului, Srpski: KISS, Türkçe: opucuk prensibi, 中文 (Zhōngwén): 一个原则 ── KISSORGANİZASYON Örgüt Seviye gücü, güç ya da bir cemaat veya organizasyon kapasitesinin onaltı unsurlardan biridir aittir. Bkz: Topluluk Mukavemet Elemanları. Derecesi toplumun farklı üyeleri olarak kendilerini görmek için, her biri (ayrı ayrı bireylerin sadece bir toplama olmanın aksine) tüm destekleyici (sosyolojik anlamda) örgütsel bütünlüğü, yapısı, prosedürler, karar alma süreçlerine dahil bir role sahip , etkinliği, rolleri ve işlevleri emek ve tamamlayıcılık bölümü. Daha organize, ya da daha etkin bir şekilde organize, o var bir cemaat veya organizasyon, daha fazla kapasite veya gücüdür. Düzenlemek ve hareket bir topluluk uyarıcı zaman, harekete geçirici bu cemaat veya organizasyon güçlendirici seviye ve organizasyon etkinliğini rolünün farkında olması gerekir. Català: organització, Deutsch: organization, Ελληνικά: οργανωση, English: organization, Español: organización, Français: organisent, Italiano: organizzazione, Português: organização, Pyccкий: организация, Srpski: organizacija, Türkçe: organızasyon, 中文 (Zhōngwén): 组织ORGANIZE "Organize" kelimesi farklı roller, işlevler ve sorumluluklar içine insanların bir dizi düzenlemek anlamına gelir, böylece bir bütün olarak tüm organizationcan işlevi. Bir sendika örgütsüz emekçi koleksiyonu daha fazla güç (organize olarak) olan bir birlik, onları düzenler.Kelimesi İlişkin "organ." Sizin işiniz, tüm topluluğun kontrolü ve altında hareket topluluk tabanlı bir yönetici organize etmektir. Organizasyon ve seferber birlikte gitmek ve sosyal animasyon çağrılabilir. (Bkz Organize). Català: organitzar, Deutsch: Organisieren, Ελληνικά: οργανωνω, English: organize, Español: organizar, Français: organisez, Italiano: organizzare, Português: organizar, Srpski: organizovati, Türkçe: organıze, 中文 (Zhōngwén): 进行组织ORTAK DEĞERLER Ortak Değerler güç, güç ya da bir cemaat veya organizasyon kapasitesinin onaltı elemanlarına aittir. Bkz: Topluluk Mukavemet Elemanları. Bunlar hangi özellikle camianın değerlerini, onlar içindeki üyelerin ilgisinin yerini ortak bir varlığa ait olduğu fikrini üyeleri derecesi vardır. En az topluluk üyeleri payı, ya da anlamak ve tahammül daha fazla, birbirlerinin değerler ve tutumlar, daha güçlü toplum olacaktır. Irkçılık, önyargı ve bağnazlık, bir cemaat veya organizasyon zayıflatır. Düzenlemek ve hareket bir topluluk uyarıcı zaman, harekete geçirici bu cemaat veya organizasyon güçlendirici ortak değerlerin rolünün farkında olması gerekir. Català: valors comuns, Deutsch: gemeinsame werte, Ελληνικά: κοινεσ αξιεσ, English: common values, Español: valores comunes, Français: valeurs communes, Italiano: valori comuni, Kiswahili: Thamani na msingi, Português: valores comuns, Srpski: zajedničke vrednosti, Türkçe: ortak değerler, 中文 (Zhōngwén): 共同价值观ORTAK TESİSLER VE HİZMETLER Bir insan yerleşimi, bazı tesisleri bireyler veya genellikle ailelerin konut aittir. Diğer tesisler, yollar gibi, su ya da okullar, bir bütün olarak grup aittir. Bu komün. Ortak hizmetler ve tesisler kuvvet, güç ya da bir cemaat veya organizasyon kapasitesinin onaltı unsurlarından biridir. Bkz: Topluluk Mukavemet Elemanları. İnsan yerleşim olanakları ve hizmetler (örneğin yollar, marketler, içme suyu, eğitime erişim, sağlık hizmetleri gibi), bunların bakım (güvenilir bakım ve onarım), sürdürülebilirlik ve tüm topluluk üyeleri onlara erişim için derecesi. Üyeleri gerekli ortak tesislerine erişim, daha fazla kendi salahiyet var daha. (Kuruluşların kapasitesinin ölçülmesi, bu ofis ekipmanları, araç, gereç, tuvaletler ve diğer kişisel personel tesislerine erişim, çalışma imkanları, fiziksel bitki içerir). Düzenlemek ve hareket bir topluluk uyarıcı zaman, harekete geçirici bu cemaat veya organizasyon güçlendirilmesinde ortak hizmetler ve tesisler rolünün farkında olması gerekir. Català: serveis i instal·lacions comunitàries, Deutsch: kommunale einrichtungen, Ελληνικά: κοινοχρηστεσ εγκαταστασεισ και υπηρεσιεσ, English: Communal Services, Español: prestación comunal, Français: service communal, Italiano: servizi e installazioni comunitarie, Kiswahili: Kazi na huduma za kijamii, Português: instalações e serviços colectivos, Srpski: javni objekti i usluge, Türkçe: ortak tesisler ve hizmetler, 中文 (Zhōngwén): 共用的设施和服务ORTAKLIK "Ortaklık" tarafların anlaşmada eşit oldukları bir ilişkidir. "Bağmsızlık," sözcüğünde hepimizin bir dereceye kadar birbirimize bağımlı olduğumuz belirtilmiştir. Her ne kadar işiniz, toplumdan bağımızlaşsa da, tam olarak bağımsız hale gelemez. Dolayısıyla toplumlar için gercekci bir amaç, belediyelerle veya bölgesel yetkililerle ortaklık oluşturma ve daha eşit bir ilişki için çalışmak olmalıdır. عربي: شراكة, شراكة, Bahasa Indonesia: kerjasama, Deutsch: partnerschaft, Ελληνικά: κοινοπραξια, English: association, Español: asociación, Filipino/Tagalog: samahan, Français: association, हिन्दी (Hindi): भागीदारी, Italiano: partenariato, 日本語: 協力, Português: parceria, Română: partneriat, ไทย: ความร่วมมือ, Türkçe: ortaklık, 中文 (Zhōngwén): 伙伴关系ORTAM SAĞLAMAK Bu ortam (politik, düzenleyici), toplumun toplum etrafında birleşmesini, kendi kaynaklarını belirlemesini, kendi kendine yardım aktivitelerine katılımını ve kendine daha çok güvenir hale gelmesini sağlayan bir ortamdır. Liderlerin, uygulamaları, tutumları, davranışları, kuralları, düzenlemeleri, yasaları, merkezi ve bölgesel hükümetlerin, memur ve politikacılarının tümü de toplum çevresinde etkinleştirme seviyesine katkıda bulunmaktadır. Bakınız Kolaylaştırmak. Català: entorn favorable, Deutsch: befähigende umgebung, Ελληνικά: καταλληλο περιβαλλον, English: enabling environment, Español: entorno favorecedor, Français: un environnement qui permet, Português: ambiente propício, Română: mediu care permite, Türkçe: ortam sağlamak, 中文 (Zhōngwén): 有利的环境OTORİTE Otorite insanların yasal gücüdür. Mobilizörün görevi bir toplulukta otoriteyi tanımlamak, değişen bir şey olup olmadığını gözlemlemek ve gelecekte neler olacağını tespit etmeye çalışmaktır. Bir topluluk organize edilip harekete geçirilirken, aktivist otoriteyi unutmamalı ve yoksaymamalıdır. Català: autoritat, Deutsch: autorität, Ελληνικά: αρχεσ, English: authority, Español: autoridad, Français: l'autorité, Kiswahili: mamlaka, Galego: autoridade, 日本語: 権力, Português: autoridade, Română: autoritatea, Pycкий: Власть, Türkçe: otorite, 中文 (Zhōngwén): 权力OTOYÖNETİM "Otoyönetim" Güney ve Orta Amerika'daki mobilizörlerden alınmış İspanyolca bir terimdir, "auto gestion." Bu bir topluluğun kendi kendini yönettiği anlamına gelir. Bakınız Kişinin kendisi. Bakınız Kendi kendini Yönetme . Topluluğun yönetimde kontrolü eline alması ve kalkınmayı etkileyen konulardadaki kararlarda etkili olması anlamına gelir. Català: auto gestió, Deutsch: selbstverwaltung, Ελληνικά: αυτοδιαχειριση, English: auto management, self management, Español: autogestión, Français: auto gestion, Galego: AUTOXESTIÓN, 日本語: 自主管理, Kiswahili: utawala binafsi, Português: auto gestão, Română: auto management, Türkçe: otoyönetim, 中文 (Zhōngwén): 自行管理––»«––Eğer topluluğumuzu güçlendirmek için tartışılmasını istediğiniz |
Ana Sayfa |