Ana Sayfa
 Anahtar Sözcükler
Hazırlık


Çeviriler:

'العربية / al-ʿarabīyah
Bahasa Indonesia
বাংলা / Baṅla
Català
English
Español
Euskara
Filipino/Tagalog
Français
Galego
Ελληνικά / Elliniká
Italiano
日本語 / Nihongo
بهاس ملايو / Bahasa Melayu
Português
Română
Af Soomaali
Srpski
తెలుగు /Telugu
Tiếng Việt
Èdè Yorùbá
中文 / Zhōngwén

                                        

Diğer Sayfalar:
Anahtar Kelimeler
Modüller

Sosyoloji:
Ana Sayfa
Ders Notları
Tartışmalar

Araçlar
Site Haritasi
Iletişim
Faydalı Dökümanlar
Yararlı Linkler


Kelimelere, ilk harflerine göre aşağıdan ulaşabilirsiniz:

  A   B   C   Ç   D   E   F   G   Ğ   H   I   İ   J   K   L   M   N   O   P   R   S   Ş   T   U   Ü   V   Y   Z


"HAZIRLIK" BİRİMİ İÇİN ANAHTAR KELİMELER

hazırlayan: Phil Bartle, PhD

çeviren: Deniz Savtur


 

ÖFKE

Muhtemelen, çalışamalarımızdaki en tehlikeli duygu öfke ve onunla nasıl başa çıktığımızdir. İnsanoğlu olarak, duygularımız vardır, ve öfke de bunlardan biridir. Tabiki de kızgın olabiliriz çünkü bu insan olmanın bir parçasıdır. Öfke duyduğumuzda suçlu ya da mahçup hissetmemeliyiz. Bu duygu normal bir insani duygudur.Öfkeli olduğumuzda bunu kabullenmeliyiz.

Fakat, ister toplumu harekete geçiriyor, ister gönüllüleri koordine ediyor ya da çalışanları yönetiyor olalim, öfkeli olduğumuzda yaptıklarımız çalışmalarımızı etkileyebilir. Bir müşteri, bir gönüllü, bir eleman ya da bir toplum üyesi dahi olsa hata yapabilir, özellikle de hedeflerimizi etkileyen hatalar... Örneğin, sakin olmamız gerektiği zamanlarda, öfkemizi göstermeye çok meyilliyizdir ki bu zamanlar da bizi hata yapmaya iter.

Birinin, istediğimiz sonuçları etkileyen bir hata yaptığını gördüğümüzde, bunu görmenin bizi kızdırdığının ve bu öfkeyle başa çıkmanın bizim sorumluluğumuz olduğunun farkına varmalıyız. En etkili ve hızlı çözüm yürüyüşe çıkmaktır. Eğer zamanınız yoksa,en azından öfkenizi belli etmeden başka bir odaya geçmeli, ve sizi öfkelendiren kişilerden uzakta kalmalısınız.

Öfkemizi kontrol altına aldığımızda, bizi kızdıran şeylerle daha etkili şekilde başa çıkabiliriz. Eğer bu hatayı bir müşteri, bir gönüllü, bir eleman ya da bir toplum elemanı yaptıysa, Hata kelimesinde anlatıldığı gibi önlemler alabiliriz. Ancak bu önlem eğer biz sakin ve kendimize hakim durumdayken alınmışsa yararlı olabilir.

العربيّة: غضب,  Bahasa Indonesia: kemarahan,   বাংলা : রাগ,  Català: ràbia,   Deutsch: wut,  Ελληνικά: Θυμός,  English: anger, ire, choler,  Español: Ira,  Euskera: Haserrea,  Ewe: ibinu,  Filipino/Tagalog: Galit,  Français: colère,  Galego: anoxo,  हिन्दी : क्रोध ,  Italiano: collera,  日本語: 怒り,  Kiswahili: hasira,  Malay: Kemarahan,  Português: ira,  Română: furie,  Pyccкий: злость,    Srpski: bes,    తెలుగు: ఆవేశము,  Tiên Việt: sự tức giận,  Türkçe: öfke,  中文 : 怒气


 

CANLANDIRMAK

Bazen toplumsal canlandırma da denir, Yunanca anima (yaşam, ruh, ateş, hareket) kelimesinden gelir. Bir toplumu teşvik etmek ya da harekete geçirmek o toplumun kendi başına ilerlemesini, var olmasını ve kalkınmasını sağlar.

Bazen harekete geçirme yerine de kullanılır. Canlandırmak, toplumu (birlik halinde) yapmak istediğini yapması için birleştirmek ve harekete geçirmek demektir.

Toplumu Güçlendirme Metodolijisi (yöntembilimi) toplumun kapasitesini ya da toplum bazlı organizasyonlarını daha da ilerletmek için yönetici eğitimi metodları kullanarak toplumun kendi kalkınmasına kara vermesini, bunu planlamasını ve başarmasını sağlamak için sosyal canlandırmayı destekler. Toplumun kendi kalkınmasının kontolünü eline almasını sağlamak için gerekli olan yönetim teknikleri alanındakı toplum üyelerini ve liderlerini eğitir.

Ayrıca memurları, yerel otoriteleri ve toplum liderlerini hizmet ve imkanları sağlayan himayeci rollerinden arınmaları için teşvik eder ve eğitir. Böylece bu kişiler toplumlara kaynaklarını tanımaları için yardım etmeyi ve yerleşim hizmet ve imkanları sağlayan faaliyetlere katılmayı öğrenirler.

العربيّة: تنشيط,   Bahasa Indonesia: animasi,    বাংলা: অনুপ্রেরণা,   Català: animació,    Deutsch: animation, Soziale Animation,  Ελληνικά: κοινωνική ζωοδότηση,  English: animation, social animation,  Español: animación social,  Euskera: animazioa,  Ewe: iwara papa,  فارسی : فعالیت  Filipino/Tagalog: pagbibigay-buhay panlipunan,  Français: animation, animation sociale,  Galego: animación,  हिन्दी: एनिमेशन,  Italiano: animazione,  日本語: 活発化, 社会活発化,  Kiswahili: ramsa,  Malay: animasi,  Português: animação social, animação,  Pyccкий: oсведомленность,  Română: animare sociala,  Srpski: animacija,    తెలుగు: సజీవనము,   Tiên Việt: sự nhiệt tình,  Türkçe: canlandırmak,    中文 : 激励


 

CANLANDIRICI (animatör)

Harekete geçirici. Bknz: canlandırma.

العربيّة : العربية  Bahasa Indonesia: animator,    বাংলা : অনুপ্রেরক ,    Català: animador,  Deutch: animator,  Ελληνικά: ζωοδότης, κινητοποιητής,  English: animator,mobilizer, activist,  Español: activista,  Euskera: animatzailea,   Ewe: eni ti o ni iwara papa,  Filipino/Tagalog: tagapagpakilos,  Français: mobilisateur, animateur,  Galego: animador,  Italiano: animatore,  日本語: 訓練士,  Kiswahili: ramsisha,  Malay: penganimasi,  Português: animador,  Română: animator,  Srpski: animator,    తెలుగు: సజీవనము కలిగించే వాడు,   Tiên Việt: người nhiệt tình,  Türkçe: canlandırıcı,  中文 : 激励者


 

DUYARSIZLIK

Duyarsızlık, beş ana bağımlılık ve yoksulluk etmenleri nden biridir.

Kimi zaman kaderci felsefeyle ilişkilendirilir. Hatta, "Tanrıya dua et, ama bunun yanında kıyıya kürek çekmeye devam et," bir Rus atasözü dür, ve her şeyin Tanrını elinde olduğunu ama kendimize yardım etmenin de bizim sorumluluğumuz olduğu görüşünü anlatır.

Bizler yaşamlarımızı daha iyi hale getirmek için seçmek, işbirliği yapmak, toplanmak gibi bir çok beceriyle yaratılmışız; bu yüzden Tanrı ya da Allah inancımızın hiç bir şey yapmamamızın mazereti olmasına izin vermemeliyiz.

العربيّة: العربيّة,   Bahasa Indonesia: apatis,    বাংলা: উদাসীনতা,   Català: apatia,  Deutsch: Apathie,  Ελληνικά: απάθεια,  English: apathy,  Español: apatía,  Euskera: apatia,  Ewe: aiko ibi ara si nkan,  Filipino/Tagalog: pagsasawalang bahala,  Français: apathie,  Galego: apatía,  हिन्दी : बेपरवाही ,  Italiano: apatia,  日本語: 無関心,  Kiswahili: usugu,  Malay: apati,  Português: apatia,  Română: apatie,  Somali: naceyb,  Srpski: ravnodušnost,    తెలుగు: నిరాసక్తత,   Tiên Việt: sự thờ ơ,  Türkçe: duyarsizlık,  中文 : 态度冷淡


 

KAPASİTE

Bir toplumun ya da kuruluşun becerisi, gücü ya da kuvveti. Bir şey güçlendirildiğinde, daha kuvvetli olurr.

العربيّة : قدرة  Bahasa Indonesia: kapasitas,    বাংলা : সক্ষমতাঃ ,  Català: capacitat,    Deutsch: Macht, empowerment, die stärkung, leistungsfähigkeit,  Ελληνικά: δυνατότητες, ισχύς, δύναμη,  English: capacity, power, strength,  Español: capacidad, potenciación,  Euskera: gaitasuna,  Ewe: ipa,  Filipino/Tagalog: kakayahan, pagpapalakas,  Français: capacité, empowerment,  Galego: capacidade,  हिन्दी (Hindi): क्षमता,  Italiano: empowerment,  日本語: 容量, 強くする,  Kiswahili: uwezo,  Malay: kapasiti,  Português: capacidade, fortalecendo,  Română: capacitate,  Pyccкий: paзвития,  Somali: awooda,  Srpski: sposobnost,    తెలుగు: తాహతు,   Tiên Việt: năng lực, tăng cường,  Türkçe: kapasite,  中文 : 能力,  


 

KAPASİTE GELİŞİMİ

Bir toplumun ya da kuruluşun "kapasitesini" (becerisini) arttırmak. Güçlendirmek. Kuvvetlendirmek.

Kapasiteyi oluşturmanın onaltı unsurunun listesi için Bknz: Kuvvet Unsurları .

Kapasite geliştirme ve kapasite oluşturma arasında fark gelişme gücü kavramına dayanır. "Kapasite oluşturma" toplum ya da kuruluşların dışındaki birimlerin kapasitesini arttırmak için enerji sağlamasını ifade eder.

Bu "toplum mühendisliği" kavramıyla açıklanır. Aksine "kapasite geliştirme" ise gelişim enerjisinin toplum ve kurumların zaten içinde var olduğunu ifade eder.

Bknz: Julius Nyerere 'nin sözü; bir toplum kendini geliştirir.


 

KUTLAMA

Kutlama genellikle bir şeyin ya da kişinin durumunu değiştiren neşeli bir olayın tanımlamasıdır. Kutlama umumi bir partidir.

Bir harekete geçirici için, bir toplum projesinin tamamlanmasının kutlanması toplumun güçlendirilmesi için önemlidir çünkü toplum umumi olarak kimseye muhtaç olmadığını görür.

Bu ayrıca yeni bir başlangıç, diğer bir harekete geçirme döngüsü için bir fırsattır. Bknz: Harekete Geçirme Döngüsü. Bknz: Kutlama.

العربيّة : الاحتفال,    Bahasa Indonesia: perayaan,    বাংলা : উদ্‌যাপন,    Català: celebració,    Deutsch: feier,  Ελληνικά: Εορτασμός,  English: celebration,  Español: celebración,  Euskera: ospakizuna,  Ewe: ajoyo,  Filipino/Tagalog: pagdiriwang,  Français: célébration,  Galego: celebración,  Italiano: celebrazione,    日本語: お祝い,  Kiswahili: sherehe,  Malay: keraian,  Português: celebração,  Română: celebrare,  Pyccкий: Празднование,  Srpski: proslava,    తెలుగు: ఉత్సవము,   Tiên Việt: sự khen ngợi,  Türkçe: kutlama,  ردو: جشن,  中文 : 庆祝


 

YARDIMSEVERLİK

Yardıma muhtaç ya da yoksullara yardım etmek evrensel bir değerdir ve bütün ana dünya dinlerinde vardır. Ama sürekli bir verme durumu vardır.

Eğer hediyeniz alanı kişiyi size bağımlı yapıyorsa, o zaman o kişinin güçlenmesine ya da özgüveni olmasına yardımcı olmuyorsunuz demektir.

Sokaktaki bir dilenciye para verdiğinizde, bu o kişiyi daha da çok dilenmeye teşvik eder.

Eğer yardımınız iyice düşünülmüş ve alan kişinin güçlenmesini sağlıyorsa (Hikayeler deki Muhammed ve Urgan hikayesine bakınız), bu en yararlı bağıştır.

'العربية صدقة,    Bahasa Indonesia: amal,    বাংলা : বদান্যতা,    Català: caritat,    Deutsch: Wohltätigkeit,  Ελληνικά: φιλανθρωπία,  English: charity,  Español: caridad,  Euskera: karitatea,  Ewe: aanu sise,  Filipino/Tagalog: kawang-gawa,  Français: charité,  Galego: caridade,  Italiano: carità,  日本語: 慈善,  Kiswahili: kujitolea,  Malay: amal,  Português: caridade,  Română: caritate,  Srpski: milostinja,    తెలుగు: దాన గుణం,    Tiên Việt: lòng nhân từ,  Türkçe: yardimseverlİk,  中文 : 慈善


 

TOPLUM

"Toplum" kelimesi bir çok değişik konuda geçmektedir. Biyololara göre toplum tek bir ya da bir çok değişik türden, hayattan, bütünden, birleşimden gelen ve daha geniş bir topluluk oluşturan birçok kişi demektir.

İnternetin ortaya çıkması ve teknolojinin gelişmesiyle özellikle tek bir ilgi odağı olan ve elektronik iletişim içinde bulunan çeşitli insan toplulukları, coğrafi sınırlar gözetmeden büyümektedirler. Bu Eğitim dizisindeki sitemizin önem verdiği nokta toplumun daha bilinen anlamıdır. Bu anlam da coğrafi sınırlar (göçebe toplumlar gibi yayılabilenler dışında)içerisinde yaşayan insanlar topluluğudur. Örneğin; bunlar toplumlarda yerel mahallelerden büyük kentsel alanlara kadar uzanan ve köyleri ayrı tutan sınırlardır. Bknz: Yerleşim Çevresi.

Bir toplum sadece bir grup insan demek değildir. Bir toplum, insanlar arası ilişkilerden ve öğrenilen her şeyden meydana gelmiş kültüre ait ve onun bir parçası olan bir süper organizmadır. Kültürün altı boyutu şunlardır: teknoloji, ekonomi, politik güç, toplum düzeni, ortak değerler, inançlar ve fikirler. Bunlar biyolojik yolla değil öğrenmeyle aktarılır.

Onu oluşturan atomlardan da üstün bir ağaç ya da başka bir yaşam formu gibi, insanlar da aynı şekilde yaşam, doğum ya da göçleri tecrübe eder ve hala yaşamaya ve büyümeye devam eder. Hiçbir zaman eşit şekilde dağılmış değildir, bir çok birleşimi, bölünmeleri, rekabet ve kargaşaları vardır. Bir toplum onu oluşturan parçalardan daha üstün daha büyüktür. Bknz: "Toplum Nedir?."

Bknz: Toplum Özellikleri.

'العربية : مجتمع محلّي,    Bahasa Indonesia: komunitas masyarakat,    বাংলা : জনগোষ্ঠি,    Català: comunitat,    Deutsch: gemeinde,  Ελληνικά: κοινότητα,  English: community,  Español: comunidad,  Euskera: komunitatea,  Ewe: awujo,  Filipino/Tagalog: komunidad,  Français: communauté,  Galego: comunidade,  Italiano: comunità,  日本語: 共同体,  Kiswahili: jamii,  Malay: komuniti,  Português: comunidade,  Pyccкий: Cooобщество,  Română: comunitate,  Somali: bulsho,  Srpski: zajednica,    తెలుగు: సమాజము,    Tiên Việt: cộng đồng,  Türkçe: toplum,  中文 : 社区


 

TOPLUM MERKEZLİ

Bir proje ya da kurumun toplum merkezli olması için,bir topluma dayalı olması, toplum üyelerinin sorumluluk sahibi olması, ve ve toplum üyeleri tarafından verilen (politik ve yönetimsel) kararlara sahip olması gerekir.

Toplumla ilgili olmayıp da sadece toplum içinde yer alan bir proje ya da kurum toplum merkezli olamaz. Ayrıca, toplum liderlerine danışmak da bunları toplum merkezli yapmaz.

Toplum merkezli olmakla toplumda yer almak arasında çok büyük bir fark vardır. Eğer bir kurum bir toplumda hizmet veriyorsa (örneğin bir klinik ya gelir oluşturma programı gibi) o zaman bu toplumda yer alan bir hizmettir.

Bir aktivite, bir inşaat, bir hizmet ya da bir kurumun toplum merkezli olabilmesi için (aynı gruplar tarafından olmadan) bütün toplumun bunu seçmesi ve kontrol etmesi gerekir. Toplum merkezli olabilmesi için önemli olan karar vermektir, kararlar da toplum içinde ve toplum tarafından alınmalıdır.

Bknz: Mülteci Kamplarındaki Toplum Merkezli Sosyal Çalışmalar.

'العربية : قائم على المجتمع المحلّي,    Bahasa Indonesia: berdasar masyarakat,    বাংলা : জনগোষ্ঠি ভিত্তিক,    Català: basat en la comunitat,    Deutsch: gemeindenah,  Ελληνικά: βασισμένο στην κοινότητα,  English: community based,  Español: basado en la comunidad,  Euskera: Komunitatean oinarritutako,  Ewe: awon ohun ti o da lori awujo,  Filipino/Tagalog: Batay sa Komunidad,  Français: fondé sur la communauté,  Galego: baseado na comunidade,  Italiano: community based,    日本語: 共同体を基盤とする,  Kiswahili: Ilyo ya jamii,  Malay: berasaskan komuniti,  Português: baseado na comunidade,  Română: ancorata in comunitate,  Srpski: zajednično bazirane,    తెలుగు: సమాజాధారమైన,    Tiên Việt: nền tảng, cơ sở của cộng đồng,  Türkçe: toplum merkezli,  中文 : 以社区为本


 

TOPLUM MERKEZLİ KURULUŞLAR

Bir TMK, toplum içinde oluşturulmuş ve geliştiriilmiş bir organizasyondur, ve kararlar (yönetim ve planlama) toplumun bütünü tarafından verilir.

Toplum dışında oluşmuş ve kararlarının dışarıdan verildiği bir kuruluş toplumda yer alıyor olabilir ama toplum merkezli değildir.


 

TOPLUM MERKEZLİ REHABİLİTASYON

Rehabilitasyon, bazı fiziksel, duygusal ya da ruhsal sorunları olan kişilerin fiziksel (biyolojik), duygusal ya da ruhsal olarak iyileştirilmesi anlamına gelmektedir.

Rehabilitasyon toplum merkezli olursa, eksikleri olan insanlara bunları geri kazandırmak için sorumluluk hissetme ve karar verme toplum tarafından gerçekleştirilir ve toplum dışında oluşmaz.


 

TOPLUM KATKISI

Toplum katılımının toplum katkısıyla aynı şey olmadığına (ki çoğu aynı olduğunu söylediği halde) dikkati çektiğimizde, aslında ikisinin de gerekli olduğunu belirtiyoruz.

Toplum katılımı herhangi bir aktiviteyi toplum merkezli ya da toplum bazlı yapan karar alma yetisi anlamına gelirken, toplum katkısı toplum üyelerinin proje kendilerininmiş gibi hissetmelerini sağlamalıdır. Örneğin toplum üyeleri sadece elde etmeyip bunun içinde de yer almalıdır.

Desteklediğimiz herhangi bir toplum projesinin en azından yüzde elli desteğinin toplumdan gelmesini öneriyoruz. Genellikle başlarda bu birçok toplum üyesi tarafından sıkıntılı ve umutsuz karşılanır. Daha sonra harcanan toplum işgücünün eşit olarak hesaplandığını ve eğer böyle yapılırsa toplum yapısına ne kadar çok değer eklediklerine mutlu olacaklarını belirtiriz.

Toplum üyelerinin, özellikle de yönetim komitesinde olanların projeler planlayıp kararlar vererek harcadığı zaman, iş gücü ve yönetim becerilerinin bağışıdır. Sarfedilmiş iş gücü adil olmalıdır. Bunun yanında, tozun ve kirin de sarfedilmesinin değerinin sıklıkla gözardı edildiğine ve bunların eşit değerlendirmeyle toplum emeği olarak tanımlanmasına dikkat çekiyoruz.


 

TOPLUMSAL KALKINMA

Bir toplum kalkındığında, gelişir, büyür. Bknz: Kalkınma. Bu daha büyük olmak ya da ya da zengin olmak anlamına gelmez. Daha tümleşik ve güçlü olmak anlamına gelir.

Bir toplum bir harekete geçirici ile bir çiçeğin biri tarafından sökülerek boyunun uzatılması kadar bile kalkınamaz. Bir toplum (bir sosyal kurum olarak) kendini geliştirir. Bir harekete geçirici, toplum üyelerini sadece tetikler, cesaretlendirir ve yönlendirir.

Bazıları toplumsal kalkınmanın basit olarak daha da zenginleşmek ya da gelirlerde bir artış anlamına geldiğini zannederler. Doğru olabilir ama bundan daha da fazlasıdır.

Bu, toplumun kuruluşlar oluşturarak, toplu gücü arttırarak, kuruluşlarındaki niteliği değiştirerek daha tümleşik bir toplumun oluşturulacağı sosyal bir değişimdir.

Kalkınma, kültürün altı boyutundaki zorluklar içinde gelişmek demektir.Daha kuvvetli büyüyen toplumun güçlendirilmesinden farklıdır. İkisi de farklı tanımlansa da, ince bir şekilde birbirlerine bağlılardır.

العربيّة: تطوير المجتمع المحلّي,    Bahasa Indonesia: perkembangan masyarakat,    বাংলা : জনগোষ্ঠি উন্নয়ন,    Català: desenvolupament comunitari,    Deutsch: gemeindeentwicklung,  Ελληνικά: κοινοτική ανάπτυξη,    English: community development,  Español: desarrollo comunitario,  Euskera: komunitatearen garapena,  Ewe: idagbasoke awujo,  Filipino/Tagalog: kalinagangg (kaunlaran) pangkomunidad,  Français: développement de la communauté,  Galego: desenvolvemento comunitario,  Italiano: sviluppo della comunità,  日本語: 共同体の発展,  Kiswahili: maendeleo ya jamii,  Malay: pembangunan komuniti,  Português: desenvolvimento da comunidade,  Română: dezvoltarea comunitatii,  Somali: horumarka bulshada,  Srpski: zajednični razvoj,    తెలుగు: సమాజము ప్రగతి,    Tiên Việt: sự phát triển của cộng đồng,  Türkçe: toplumsal kalkınma,  中文 : 社区发展


 

TOPLUMU GÜÇLENDİRME

Bir toplumun kapasitesini geliştirmek, o toplumun her şeyi kendisi için yapabilme becerisini geliştirmektir.

Bu sadece sağlık hizmetlerine ve eğitime erişimi sağlamak ve yollar, su kaynakları,temizlik hizmetleri gibi toplum hizmetleri eklemek değildir.

Bu kapasiteyi ve kuvveti arttırmaktır. Daha etkili kuruluşlar,daha çok beceri ve daha çok güven demektir. Bu, dış yardım ve dış kaynaklarla yapılamaz. Toplumsal projeler sayesinde yararlı olabilir ama sadece bütün toplum üyelerinin toplumsal harekete, karar vererek, saklı kaynakları ortaya çıkararak ve baştan sona kadar toplumsal hizmetlerin sorumluluk ve sahiplik duygusunu geliştirerek baştan katılımıyla gerçekleşir.

Demokratikleştirme kanun yapma gücünü ve kendi geleceğine, kendi gelişimine karar verebilmek gibi kapasitelere bağlı yasal olarak karar vermenin kullanımı için gereken kapasiteyi topluma devrederken hülümet tarafından yararlı hale getirilebilir. Güç, kuvvet, kapasite, beceri, güçlendirme.

Toplumsal kalkınma kültürün altı boyutundaki karışıklık içinde büyümektir. Daha güçlü olmak anlamındaki toplumu geliştirmeden farklıdır.İkisi farklı açıklansa da birbirlerine ince bir şekilde bağlıdır.


 

TOPLUM YÖNETİMİ EĞİTİMİ

Toplum yönetimi eğitimi yoksulluğun indirgenmesini, planlamadaki toplumların düşük gelirlerin yükseltilmesini ve toplumsal hizmet ve imkanların oluşturulmasının, düzenlenmesinin ve kalıcı olmasının yönetilmesini amaçlar.Bu sadece beceri transferi ya da bireyleri bilgilendirme değil eylem için eğitimdir.

Eğitim, düşük gelirli toplumları güçlendirme, yoksulluğu indirgeme, toplumal katılımı destekleme, demokratikleşme ve merkezsizleşme için uygulanabilir destekleme metodları olarak öğrenenlere sadece bilgi ve beceri transferi olmaktan çok uzaktır. Ayrıca bu eğitim harekete geçirmeyi ve organize etmeyi içerir. Bu alışılagelmiş bir eğitim değildir.

Bu çeçeşit bir eğitimin resmileştirilmesi ve kurumsallaştırılması, eğitimin cesaretlendirme, harekete geçirme ve organize etme yönleri ile aktarılan becerilerin vurgulanması ve eğitimin azaltılması tehlikelerini beraberinde getirebilir.

Yönetici eğitimi bu bağlamda, kar amaçlı kurumların yüksek ya da orta yönetimlerinin etkilerinin güçlenmesi için geliştirilmiştir.

Bu, burada değiştirilir ve gelişimsel toplumsal değişim için düşük gelirli toplumların kapasitelerinin harekete geçirilmesi ve güçlenmesini, kendilerine yardım edebilmelerini amaçlayan birleşmiş ticaret kurumlarının teknikleriyle bütünleştirilir.


 

TOPLUMSAL KATILIM

Toplumsal katılım iş gücü ya da materyal katkısından çok daha fazlasıdır; bu bir toplum projesini seçmek, planlamak,sağlamak, yönetmek, gözlemek, kontol etmek içn alınan kararlarda yer almaktır ve toplum katkısından farklıdır.

Toplumsal Canlandırma Kendi gelişimi için daha fazla sorumluluk alan, hangi projelerin ele alınması gerektiğine karar vermeye başlayan,kaynakları harekete geçirmek için teşvik eden ve aktiviteleri organize eden toplum görüşü ile hedef toplumun aktivitelerini destekler.

Toplumsal katılım geliştirme toplumu etkileyen kararların tüm (sadece bir kaç değil) toplum (dışarıdan bir kuruluş değil) üyeleri tarafından alınmasını amaçlar.

Bu yöntembilimde, eğer toplum kendi kaynaklarını bir aktiviteye yatırıyorsa toplumun daha fazla sorumluluk sahibi olması için toplum katkısı desteklenmektedir. Biz ayrıca Hükümeti ve dış yardımları da aktivitelerini tüm toplumla tartışmaları için destekliyoruz, bu da topluma danışma demektir.

Toplumsal katılım burda toplumsal katkı ya da topluma danışma olarak kullanılmamalıdır (ki çoğu yardımcı temsilcilik tarafından yanlış kullanılır); burada katılım karar vermede, kontrol etmede ve düzenlemede yer almak anlamındadır.


 

DANIŞMAK

Bir yardımlaşma kurumu ya da yardım kuruluşu toplum liderlerine ya da temsilcilerine danıştığında genellikle toplumun bir proje isteyip istemediğini sorarlar. Cevapları muhtemelen "Evet" olacaktır. Bu durumda makam yönetim kuruluna ya da bağışçılara toplum katkısı olduğunu söyleyebilir ki bu tamamiyle yanlıştır.

Olan şudur ki, bu sadece bir danışmadır, (makam önceliklerinin aksine) toplum önceliklerinden birine karar vermede, seçmede ve planlamada gerçek bir toplum katılımı yer almaz.

العربيّة: يستشير,    Bahasa Indonesia: konsultasi,    বাংলা : পরামর্শ গ্রহন,    Català: consulta,    Deutsch: beraten,  Ελληνικά: συμβουλευτική,    English: consult,  Español: consultar,  Euskera: aholkatu,  Ewe: ifi ikun lu ikun,  Filipino/Tagalog: konsulta,  Français: consulter,  Galego: consulta,  Italiano: consultazione,  Kiswahili: tatufa ushauri,  Malay: berunding,  Português: consulte,  Română: consultare,  Srpski: konsultovanje,    తెలుగు: సంప్రదించటము,    Tiên Việt: tham khảo,  Türkçe: danışmak,  中文 : 咨询意见


 

KATKI

Bazıları katılım ile katkıyı birbirine karıştırır. Çoğu kişi toplumsal katılım tamlamasını duyduklarında bunun sadece toplum katkısı olduğunu zanneder ve sadece toplum üyelerinin projeye sarfedecekleri umumi işgücünü aklına getirir.

Ne yazık ki, geçmişte toplum üyelerinin köylü ve köle olarak görülüp zorla çalıştırıldığı (ya da toprak, yiyecek vs. vermeye zorlandığı) bir çok durum görülmüştür. Bu el kitabındaki yöntembilim gelişimi bunu tam tersidir. Burada, katılım sadece kaynakların verilmesiyle değil karar vererek katılım demektir. Bknz: toplum katkısı.

العربيّة: مساهمة,    Bahasa Indonesia: kontribusi,    বাংলা : সম্প্রদান,    Català: contribució,  Deutsch: beitrag,  Ελληνικά: συνεισφορά,    English: contribution,  Español: contribución,  Euskera: ekarpena,  Ewe: ida owo si,  Filipino/Tagalog: kontribusyon,  Français: contribution,  Galego: contribución,  Italiano: contributo,  日本語: 貢献,    Kiswahili: mchango,  Malay: sumbangan,  Română: contributi,  Srpski: doprinos,    తెలుగు: సామాజిక పాత్ర,    Tiên Việt: sự đóng góp,  Türkçe: katki, 中文 : 贡献


 

ELEŞTİRİ

Öğrenilecek en önemli bilgeliklerden biri de yanlış bir şeyi görüp eleştirdiğimizde bunu yapmanın onu düzeltmeyeceği ya da sorunu çözmeyeceğidir. Hatta sorunu daha da kötü hale getirir.

Neden? Çünkü insanlar eleştirildikleri zaman kendilerini saldırılmış ve tehdit edilmiş hissederler.Eleştiri kendimize inancımızı ve saygımızı azaltır.Eleştirildiğimizde savunucu oluruz ve hatalarımızı düzeltmek yerine kendimizi savunuruz.

Toplumları harekete geçirirken, gönüllüleri ya da yönetim çalışanlarını koordine ederken,onların hata yapabileceklerini ve amaçlarımızın yanında bu hatalarla başa çıkmaya hazırlıklı olacaklarını düşünmeliyiz.

Öfkemizi göstermek, hata yapan kişiyi eleştirmek bir dışavurumdur ama bu şekilde kişisel rahatlamanın büyük bir bedelini öderiz. Anahtar kelimelere başvurun: Hatalar, Öfke, ve Araya sıkıştırmak, ve olumsuz eleştiri yapmadan hataları düzeltme yolları arayın.

Bknz: Sıkça Övmek.

العربيّة: نقد,    Bahasa Indonesia: kritikan,    বাংলা : সমালোচনা,    Català: crítica,    Deutsch: kritik,  Ελληνικά: κριτική,    English: criticism,  Español: críticas,  Euskera: kritika,  Ewe: ibani wi ni ona ti o lodi,  Filipino/Tagalog: kritisismo o pamumuna,  Français: critique,  Galego: crítica,  Italiano: critica,  日本語: 批判,    Kiswahili: pingamizi,  Malay: kritikan,  Português: crítica,  Română: critica,  Srpski: kritika,    తెలుగు: విమర్శ,    Tiên Việt: phê bình,  Türkçe: eleştiri,  中文 : 批评


 

KÜLTÜR

Sadece şarkılardan ve danslardan fazlası olan kültür, sosyal anlamda bütün toplumsal sistem ve öğrenilen bütün davşanışlar anlamına gelir. Bunlar da sosyo kültürel sistemin altı boyutundan oluşmuştur: teknolojik, ekonomik, politik, etkileşimsel, ideolojik ve dünya görüşü.

Kültürün en temel parçası "sembol"dür. Kültür genetik değildir; iletişim sembolleri ile aktarılır. Bazen "superorganik" diye adlandırılır, çünkü kültürü oluşturan biyolojik varlıkların ve insanların da üstünde olan bir sistemden meydana gelir.

Bknz: "Kültür." Bir toplum kültüreldir. Bknz: Farklı Balık. Bknz: Kültür; Farklı Anlamlar.

العربيّة: ثقافة,    Bahasa Indonesia: budaya,    বাংলা : ংস্কৃতি,    Català: cultura,    Deutsch: kultur,  Ελληνικά: πολιτισμός,    English: culture,  Español: cultura,  Euskera: kultura,  Ewe: asa,  Filipino/Tagalog: kultura,  Français: culture,  Galego: cultura,  Italiano: cultura,  日本語: 文化,    Kiswahili: tamaduni,  Malay: budaya,  Português: cultura,  Română: cultura,  Somali: dhaqanka,  Srpski: kultura,    తెలుగు: సంస్కృతి,    Tiên Việt: văn hoá,  Türkçe: kültür,  中文 : 人类文化


 

BAĞIMLILIK (sendromu)

Bağımlılık sendromu bir grubun dış yardım olmadan sorunlarını çözemeyeceği tutumu ya da inancıdır.

Bağış ve yardımla daha da kötüye giden bir zayıflıktır. Bknz: Bağımlılık Sendromu.

العربيّة (Arabic): التبعي,  Bahasa Indonesia: dependensi,  বাংলা : পরনির্ভরতা (লক্ষণ),  Català: dependència,    Deutsch: Abhängigkeit (Syndrom),  Ελληνικά: Εξάρτησης,  English: dependency,  Español: (síndrome de) dependencia,  Euskera: mendekotasuna,  Ewe: ihuwasi diduro de iranlowo saa,  Filipino/Tagalog: pagtangkilik,  Français: syndrome de dépendance,  Galego: dependencia,    Italiano: dipendenza,  日本語: 依存,  한국어 / Hangugeo: 의존(증후군),    Malay: ketergantungan,  Nederlands: afhankelijkheid,  Português: síndrome de dependência,  Română: dependenta,  Pyccкий: Зависимость,  Somali: ku tiirsanaanta,  Srpski: zavisnost,    తెలుగు: పరాధీనత జబ్బు,    Tiên Việt: phụ thuộc,  Türkçe: bağımlılık,  ردو (Urdu): محتاجی کی لت  中文 : 依赖性


 

KALKINMA

Bir çok insan kalkınmanın niceliksel artış demek olduğunu düşünür, öteyandan temel özelliği niceliksel değişikliktir.

Gelişmek büyümektir ve büyümek de büyük olmaktan daha fazlasıdır; ayrıca daha karmaşık ve güçlü olmak demektir.

Bir toplum kalkındığında daha kuvvetli ve daha karmaşık olur. Toplumsal değişime uğrar.

Bknz: "Kültür." Bir ekonomist kalkınmayı (topluca ya da kişi başı) gelir ya da mal varlığı artışı olarak görebilir; ve bir mühendis de bunu enerjininya da daha karmaşık ve güçlü şeylerin büyük bir kontol altına alınması olarak düşünebilir.

Ama bir harekete geçirici için bunlar değişen bir toplum un altı kültürel boyutun sadece ikisidir. Kalkınma, altı boyutta (teknolojik, ekonomik, politik, etkileşimsel, ideolojik ve dünya görüşü) da toplumsal değişim anlamına gelmektedir.

Bknz: Toplumsal Kalkınma.

 বাংলা : উন্নয়ন,  Català: desenvolupament,    Deutsch: Entwicklung,  Ελληνικά: ανάπτυξη,    English: development,  Español: desarrollo,  Euskera: garapena,  Ewe: idagbasoke,  Filipino/Tagalog: kalinangan,  Français: développement,  Galego: desenvolvemento,  Italiano: sviluppo,  日本語: 発展,  Malay: pembangunan,  Português: desenvolvimento,  Română: dezvoltare,  Somali: horumarka,  Srpski: razvoj,    తెలుగు: ప్రగతి,    Tiên Việt: sự phát triển,  Türkçe: kalkınma,  中文 : 发展


 

KÜLTÜRÜN BOTUYLARI

Kültür Değişimi

Her bir boyut süper organik bir sistem oluşturmak için sosyo-kültürel sistemleri (ör: ekonomi sistemi) biraraya getirir.

Altı boyut şunlardır: teknolojik, ekonomik, politik, etkileşimsel, ideolojik ve kavramsal.

Bir toplum kültürel ve sosyal bir kuruluştur, o yüzden bu boyutlar toplumları kapsar. Bknz: Boyutlar.

العربيّة: أبعاد الثقافة,    Bahasa Indonesia: dimensi kebudayaan,    বাংলা : সংস্কৃতির মাত্রা,    Català: dimensions culturals,  Deutsch: kulturdimensionen,   Ελληνικά: διαστασεισ τησ κουλτουρασ,  English: dimensions of culture,  Español: dimensiones de la cultura,  Euskera: kulturaren dimentsioak,  Ewe: awon eka asa,  Filipino/Tagalog: dimensyon ng kultura,  Français: dimensions de culture,  Galego: dimensións da cultura,  Italiano: dimensioni della cultura,  日本語: 文化の側面,  Malay: dimensi budaya,  Português: dimensões da cultura,  Română: dimensiunile culturii,  Somali: geybaha,  Srpski: dimenzije kulture,    తెలుగు: సంస్కృతి దృక్కోణాలు,    Tiên Việt: những yếu tố văn hoá,  Türkçe: kültürün botuyları,  中文 : 文化层面


 

HASTALIK

Hastalık yoksulluğun beş temel etmeninden biridir.

Hastalığı önlemek için birkaç varlıklı insanı tedavi etmek için karmaşık ekipmanlara ve becerilere yönelmektense, toplum için daha insani ve verimli olacak toplumun genelini etkileyen birkaç ortak hastalığın tedavisine yönelik kaynaklara yönelmek daha az maliyetlidir(WHO-Dünya Sağlık Örgütü'nün birincil sağlık hizmeti esaslarını destekleme nedenleri).

Bunu bilerek, harekete geçirici olan sizlerin toplumun hemen ilk durumda kliniklere başvurmaları seçimine karşı koyabilirsiniz; ve belki de onların su kaynaklı hastalıklardan kaçınmaları için öncelikle temiz su kullanmaları ve bireysel temizliklerine dikkat etmeli gerektiğini göstermelisiniz.

العربيّة: مرض,    Bahasa Indonesia: penyakit,    বাংলা : রোগ,    Català: malaltia,    Deutsch: Krankheit,  Ελληνικά: αρρώστιες,    English: disease,  Español: enfermedad,  Euskera: gaixotasuna,  Ewe: arun,  Filipino/Tagalog: sakit,  Français: maladie,  Galego: enfermidade,  Italiano: malattia,  日本語: 病気,  Malay: penyakit,  Português: doença,  Română: boala,  Somali: cudur,  Srpski: bolest,    తెలుగు: రోగము,    Tiên Việt: dịch bệnh,  Türkçe: hastalık,  中文 : 疾病


 

SAHTEKARLIK

Doğruluk ve dürüstlük eksikliği. Sahtekarlık yoksulluğun beş temel esasından biridir.

Yolsuzluk, hortumculuk, haraç ve hırsızlık gibi bir çok tanımla birlikte anılır. Malvarlığı yasadışı ve genellikle gizlice büyütülmeye çalışıldığında ve tüm topluma hizmet edenler olarak güvenilen pozisyonlarına ihanet eden bireylerin yararına dönüştürüldüğünde ortaya çıkar.

Güven eksikliği duyarsızlıl ve yoksulluğa yol açar. Bu yüzden toplumu organize ediciler harekete geçiriciler olarak organize ettiğiniz gruplar içinde aydınlatıcı, doğru ve dürüst olun.

العربيّة: فساد,    Bahasa Indonesia: kebohongan,    বাংলা : অসততা,    Català: falsedat,    Deutsch: korruption, unehrlichkeit,  Ελληνικά: ατιμια,  English: corruption, dishonesty,  Español: falta de honradez,  Euskera: zintzotasun eza,  Ewe: iwa aije olooto,  Filipino/Tagalog: di-matapat,  Français: malhonnêteté,  Galego: deshonestidade,  Italiano: disonestà,  日本語: 不正直,  Kiswahili: rushwa,  Malay: ketidakjujuran,  Português: desonestidade,  Română: necinste,  Somali: daacaddarro,  Srpski: neiskrenost,    తెలుగు: అవినీతి,    Tiên Việt: tính không thành thật,  Türkçe: sahtekarlık,  中文 : 不诚实


 

YAPMAK (Yaparak öğrenmek)

Öğrenmenin en etkili yolu "yapmaktır". Bknz: Eğitim Metodları.

Yaparak öğrenme bir eğitmenin gözetimi altında bir görevi yerine getirme gibi doğrudan ya da rol oynama veya simulasyon oyunları gibi derslerde dolaylı olarak yaparak öğrenmek demektir.

العربيّة: القيام بالأمر,    Bahasa Indonesia: bekerja, melakukan,    বাংলা : কাজ করে শেখা,    Català: fer,  Deutsch: handeln,  Ελληνικά: Πράξη,  English: doing,  Español: practicar,  Euskera: egitea (eginez ikastea),  Ewe: sise,  Filipino/Tagalog: paggawa,  Français: faire,  Galego: facer,  한국어 / Hangugeo: 행동,    हिन्दी (Hindi): लोकतन्त्र,  Italiano: learning by doing,  日本語: 実技,  Malay: membuat, melakukan,  Nederlands: doen,  Português: agir, faça, fazendo,  Română: a practica,  Pyccкий: Действие,  Srpski: rad,    తెలుగు: కార్యము చేయటము,    Tiên Việt: làm,  Türkçe: yapmak,  اردو (Urdu): عمل,  中文 : 实践


 

TOPLUMSAL CİNSİYET

Toplumsal cinsiyet "maskülen" ve "feminen" olarak iki kategoriye ayrılmıştır. Bu, erkek ve dişi ayrımı için kullanılan "cinsiyet" ile karıştırılmamalıdır.

Toplumsal cinsiyet ve maskülen ile femineni oluşturan bir çok izahı toplumdan topluma, kültürden kültüre farklılık gösterir. Toplumsal cinsiyetle ilgimiz çoğunlukla toplumsal cinsiyet farklılığının güç dağılımını, ekonomik ilişkileri ve toplumsal farklılıkları nasıl etkilediğine odaklanır.

Toplumu ve her harekete geçiricinin işinin özünü etkileyen bu önemli farklılıklardır. Bir harekete geçirici (toplum hakkında bilgi edinme gereğinin bir parçası olarak) hangi değerlerin,tutumların ve kavramsallaştırmaların toplum üyeleri arasında paylaşıldığını anlamalıdır.

Bir harekete geçirici, toplumu güçlendirmenin öenmli bir parçası olan cinsiyetler arası haksız politik ve ekonomik farklılığı indirgemeye yönelik çalışmalıdır. Eğitim birimine bakınız: Toplumsal Cinsiyet.  Ayrıca bknz: Yaş, Irk and Cinsiyet.

العربيّة: جندر,    Bahasa Indonesia: gender,    বাংলা : লিঙ্গ,    Català: gènere,    Deutsch: gender,  Ελληνικά: γένος,  English: gender,  Español: género,  Euskera: generoa,  Ewe: iseda,  Filipino/Tagalog: pangkasarian o kasarian,  Français: genre,  Galego: xénero,  Italiano: genere,  日本語: ジェンダー,  Kiswahili: ujinsia,  Malay: gender,  Português: género,  Română: gen,  Somali: jandar,  Srpski: pol,    తెలుగు: లింగము.,    Tiên Việt: giới tính,  Türkçe: toplumsal cinsiyet,  中文 : 性别问题


 

CAHİLLİK

Yoksulluğun beş ana unsurundan biri de cahillik tir. Çoğu için "cahil" bir hakarettir. Demek istediğimiz bazıları bazı şeyleri bilmez, bunda utanılacak bir şey yoktur.

Ayrıca cahillik ve aptallık çok farklı şeylerdir. Yetişkinler öğrenebilirler ama onlara çocuk ya da bebekmiş gibi davranmamalısınız yoksa bu öğrenmelerini engeller.

Cahillik bir şeyi bilmemek, aptallık bir şeyi bilememek ve ahmaklık ise daha iyisini bildiği halde yapmamaktır. Bunlar çok farklı şeylerdir.

العربيّة : جهل ,    Bahasa Indonesia: kebodohan,    বাংলা : অজ্ঞতা ,    Català: ignorància,    Deutsch: Unwissenheit,  Ελληνικά: αγνοια,  English: ignorance,  Español: ignorancia,  Euskera: ezjakintasuna,  Ewe: aimokan,  Filipino/Tagalog: kamangmangan,  Français: ignorance,  Galego: ignorancia,  Italiano: ignoranza,  日本語: 無知識,  Kiswahili: ujinsia,    Malay: ketidaktahuan,  Português: ignorância,  Română: ignoranta,  Somali: jaahilnimo,  Srpski: neznanje,    తెలుగు: అజ్ఞానము,   Tiên Việt: sự thiếu hiểu biết,  Türkçe: cahillik,  中文 : 无知


 

HAREKETE GEÇİRMEK

Harekete geçirmek bir toplumun ya da grubun hareketini sağlamaktır.

Teşvik etmek. Organize etmekle aynı şey değildir, çünkü hareket buna harekete geçirmek denmeden gerçekleşmelidir (insanlar hareketli olur).

Canlandırma, harekete geçirmeyi ve organize etmeyi kapsar fakat harekete geçirmek toplumsal canlandırmaile benzerdir.  Bknz: "Hareket.

العربيّة: يعبيء,    Bahasa Indonesia: menggerakkan,    বাংলা : সমবেতন,    Català: mobilitzar,    Deutsch: mobilisieren,  Ελληνικά: κινητοποιώ,  English: mobilize,  Español: movilización,  Euskera: mobilizatu,  Ewe: se koriya,  Filipino/Tagalog: pagbibigay-buhay, pakilusin,  Français: mobilisez,  Galego: mobilizar,  Italiano: mobilitare,  Malay: memobilisasi,  Português: mobilizar,  Română: a mobiliza,  Somali: wacyigelinta,  Srpski: mobilizovanje,    తెలుగు: సమన్వయ పరచటము,    Tiên Việt: vận động,  Türkçe: harekete geçirmek,  中文 : 动员


 

HAREKETE GEÇİRİCİ

Bir şeyleri oldurtan kişi. Toplumsal canlandırıcı. Toplumsal gelişim memuru ya da yardımcısı.

Toplum çalışanı. Aktivist. Toplum katılımını destekleyici. Bknz: Harekete Geçirici Olmak.

العربيّة : شخص يقوم بالتعبئة  Bahasa Indonesia: penggerak,    বাংলা : সংগঠক ,    Català: activista,    Deutsch: mobilisieren, activist,  Ελληνικά: κινητοποιητής, ακτιβιστής, ζωοδότης,  English: animator, mobilizer, activist,  Español: activista,  Euskera: mobilizatzailea,  Ewe: oluse koriya,  Filipino/Tagalog: pakilusin,  Français: mobilisateur,  Galego: activista,  Italiano: attivista,  日本語: 訓練士または助成人,  Kiswahili: ramsisha,  Malay: pemobilisasi,  Português: ativista,  Română: mobilizator,  Somali: wacyigelinta,    Srpski: mobilizer,    తెలుగు: సమన్వయ పరిచే వాడు,    Tiên Việt: người vận động,  Türkçe: harekete geçirici,  中文 : 积极份子


 

PARA

Para ve varlık aynı şey değildir. Para herkesin yararlı olduğuna inandığı kültürel bir semboldür.

Varlıklı olmanın ölçüsü,varlığın değiş tokuşu ya da transferi ve varlığın biriktirilme metodu olarak kullanılabilir. (Bknz "varlık," ve Varlığın Esasları).

Para varlıktır.

العربيّة : مال,    Bahasa Indonesia: uang,    বাংলা : টাকা ,    Català: diners,    Deutsch: geld,  Ελληνικά: χρήμα,  English: money,  Español: dinero,  Euskera: dirua,  Ewe: owo,  Filipino/Tagalog: pera,  Français: argent,  Galego: diñeiro,  Italiano: denaro,    日本語: 金銭,  Malay: wang,  Português: dinheiro,  Română: bani,  Somali: lacag,  Srpski: pare,    తెలుగు: డబ్బు,    Tiên Việt: tiền bạc,  Türkçe: para,  中文 : 金钱


 

MANTAR MUAMELESİ

Mantarları nasıl yetiştirirsiniz? Onları "gübreyle besleyip karanlık bir yerde tutarsınız."

Bu argo deyiş aydınlatma nın tam tersi anlamındadır.

Genellikle daha kaba tabirle "gübreye" sığır dışkısı denir.

العربيّة : تعتيم,    Bahasa Indonesia: pengobatan jamur,    বাংলা : মাশরুম পরিচর্যা ,    Català: conreu de bolets,    Deutsch: pilzaufzucht,  Ελληνικά: συμπεριφορά μανιταριών,    English: mushroom treatment,  Español: setas, cultivo de setas,  Euskera: onddoaren tratamendua,  Ewe: hihu iwa bi olu,  Filipino/Tagalog: tratong kabuti,  Français: champignon, traitement de champignon,  Galego: o cultivo do champiñón,  Italiano: oscurità,  日本語: マッシュルーム扱い,  Malay: pengendalian cendawan,  Português: tratamento de cogumelo,  Română: "cultivarea" ciupercilor,  Somali: faqri,    Srpski: pečurkin tretman,    తెలుగు: పుట్ట గొడుగు చికిత్స,    Tiên Việt: cách đối xử với nấm    Türkçe: mantar muamelesi,    中文 : 蘑菇式处理


 

YOKSULLUK

Yoksulluğun etmenleri

Yoksulluk, gelirin ve paranın azlığından, su kaynakları, yollar, eğitim ya da klinikler gibi olanaklara erişimin eksikliğinden daha fazlasıdır. Bu ümitsizlik, mevcut kaynakları bilmeme, başkalarına bağımlı olma, güven eksikliği, cesaretsizlik, beceri, güven, dürüstlük eksikliği ve kuruluşların etkili sürdürülememesi, kısacası iyi yönetim eksikliği gibi manev yoksullukların sonucudur. Bknz: Yoksulluğun Etmenleri.

Yoksulluk toplumsal bir sorundur ve toplumsal bir çözüm gerektirir. Yoksulluk sadece bireyler topluluğundaki gelirin azlığı demek değildir. Yoksulluk, yardıma muhtaç insanlara zorluklarla karşılaşmanın ve bu zorluklarla iç içe olmanın sonucu olarak kendilerine yardım etmeleri ve daha kuvvetlenmeleri güçlendirme) için yol gösterilerek indirgenebilir. O halde, yoksulluğun yok edilmesi yönetimdeki sürekli gelişme ile sağlanır.

العربيّة : فقر  Bahasa Indonesia: kemiskinan,    বাংলা : দরিদ্রতা ,    Català: pobresa,    Deutsch: Armut,  Ελληνικά: φτώχεια,  English: poverty,  Español: pobreza,  Euskera: txirotasuna,  Ewe: osi,  Filipino/Tagalog: Kahirapan,  Français: pauvreté,  Galego: pobreza,  Italiano: povertà,  日本語: 貧困,  Malay: kemiskinan,  Português: pobreza,  Română: saracie,  Somali: faqri,  Srpski: siromaštvo,    తెలుగు: పేదరికము,    Tiên Việt: sự nghèo đói,  Türkçe: yoksulluk,  中文 : 贫穷,  


 

YOKSULLUĞUN YATIŞTIRILMASIİ

Yatıştırma kelimesi geçici olarak acının ya da rahatsızlığın azaltılmasıdır. Fakirlere para vermek yoksulluğu sonlandırmaz.

Kendimizi yoksulluğun belirtileriyle değil sonuçlarıyla savaşmaya adamış harekete geçiriciler olarak bu yaklaşımdan uzak dururuz (sadece para vererek yatıştırmaya çalışmak).

العربيّة : تسكين الفقر  Bahasa Indonesia: meringankan kemiskinan,    বাংলা : দারিদ্র উপশম ,    Català: alleujament de la pobresa,    Deutsch: Armutslinderung,   Ελληνικά: κατευνασμός της φτώχειας,  English: poverty alleviation,  Español: alivio de la pobreza,  Euskera: txirotasuna arintzea,  Ewe: dida owo osi duro,  Filipino/Tagalog: pagpapawi sa kahirapan,  Français: allégement de pauvreté,  Galego: alivio da pobreza,  Italiano: alleviare la povertà,  日本語: 貧困の軽減,  Malay: peringanan kemiskinan,  Português: alívio de pobreza,  Română: alinarea saraciei,  Somali: yareynta faqriga,  Srpski: otklanjanje siromaštva,    తెలుగు: పేదరిక ఉపశమనము,    Tiên Việt: xoá đói giảm nghèo,  Türkçe: yoksulluğun yatıştırılmasıi,  中文 : 减轻贫穷,  


 

YOKSULLUĞU YOK ETME

Harekete geçiriciler olarak, nedenlerini inceleyerek ve bu nedenlere karşı önlemler alarak yoksulluk sorununu indirgemeye yönelik çalışıyoruz. Yoksulluk toplumsal bir sorun olduğu için çözüm de toplumsaldır.

Yoksulluğun indirgenmesi için iki bütünleyici yaklaşımı (özel ve umumi) şu iki birim içinde bulabilirsiniz: Toplumu Harekete Geçirme Döngüsü ve Gelir Oluşum Şeması.

العربيّة : إستئصال الفقر  Bahasa Indonesia: eradikasi kemiskinan,    বাংলা : দারিদ্র্য দূরিকরণ ,    Català: eliminació de la pobresa,    Deutsch: Armutsbeseitigung,  Ελληνικά: εξάλειψη φτώχειας,  English: poverty eradication,  Español: erradicación de la pobreza,  Euskera: txirotasuna ezbatzea,  Ewe: sise imukuro osi,  Filipino/Tagalog: pagpuksa sa kahirapan,  Français: extirpation de pauvreté,  Galego: erradicación da pobreza,  Italiano: alleviare la povertà,  日本語: 貧困の撲滅,  Malay: penghapusan kemiskinan,  Português: erradicação de pobreza,  Română: eradicarea saraciei,  Somali: ciribtirka faqriga,  Srpski: iskorenje siromaštva,    తెలుగు: పేదరికము నిర్మూలనము,    Tiên Việt: xoá triệt để cái nghèo,  Türkçe: yoksulluğu yok etme,  中文 : 彻底消除贫穷,  


 

YOKSULLUĞUN AZALTILMASI

"Azaltmak" bir şeyi daha küçük yapmak demektir. Bknz: Toplumu Güçlendirmenin İlkeleri.

Azaltma yoksulluğun belirtilerini geçici olarak yatıştırmanın aksine yok etmenin izinde doğru bir yol sürer.

العربيّة : تخفيض الفقر  Bahasa Indonesia: mengurangi kemiskinan,    বাংলা : দারিদ্র বিমোচন ,    Català: reducció de la pobresa,    Deutsch: Armutsreduzierung,  Ελληνικά: μείωση φτώχειας,    English: poverty reduction,  Español: reducción de la pobreza,  Euskera: txirotasuna murriztea,  Ewe: sise adin-ku fun osi,  Filipino/Tagalog: pagbabawas sa kahirapan,  Français: réduction de pauvreté,  Galego: redución da pobreza,  Italiano: riduzione della povertà,  日本語: 貧困の減少,  Malay: pengurangan kemiskinan,  Português: redução de pobreza,  Română: reducerea saracie,  Somali: ciribtirka faqriga,  Srpski: umanjenje siromaštva,    తెలుగు: పేదరికము తగ్గించటము,    Tiên Việt: giảm bớt nghèo đói,  Türkçe: yoksulluğun azaltılması,  中文 : 減少贫穷,  


 

BİRİNCİL SAĞLIK HİZMETİ (BSH)

WHO (Dünya Sağlık Örgütü) tarafından desteklenen ve teşvik edilen birincil sağlık hizmeti kavramı düşük gelirli ülkelerdeki ve yardıma muhtaç insanlara yönelik bir kural ve uygulama paketidir.

Bu paketteki esaslar zenginlerin yararına olan yüksek maliyetli nadir kaynakları ve karmaşık (yüksek teknolojili) tedavileri esas almaktansa, genel hastalıkların tedavisi için düşük maliyetli harcamalara önem verir.

Ayrıca bu paket önlem almanın tedaviden daha ucuz olduğunu kabul eder. Böylece ekonomiyi zorlayan ölümler ve hastalıklar azalır hem de daha insancıldır.

Paket, ülkenin uzak yerlerine ulaşabilen ve zor durumları şehir merkezindeki daha profesyonel eğitimlilere devredebilecek birçok insana düşük seviyede tıp bilgisi öğretilebileceği fikrini benimser.

BSH fakir ülkelerdeki harekete geçiriciler için önemlidir çünkü bütün insanlar tarafından anlaşılması gerekir ve bu sınırlı kaynakların paylaştırılmasının en etkili yoludur.

BSH nin arkasında yatan esaslar başka toplum merkezli aktiviteler için de kullanılabilir.


 

TOPLUMSAL CANLANDIRMA

Toplumsal canlandırma toplum gibi sosyal bir kuruma can verme anlamına gelir.

Genellikle "canlandırma (animasyon)" denir (filmlerdeki animasyonlarla karıştırmamak gerekir). Bknz: Canlandırma.

العربيّة : تنشيط إجتماعي  Bahasa Indonesia: animasi sosial,    বাংলা : সামাজিক অনুপ্রেরণা ,    Català: animació social,    Deutsch: Soziale Animation,  Ελληνικά: κοινωνική ζωοδότηση,    English: social animation,  Español: animación social,  Euskera: gizarte animazioa,  Ewe: riru-ni soke ki awujo le wa laaye,  Filipino/Tagalog: pagbibigay-buhay panlipunan,  Français: animation sociale,  Italiano: animazione,  日本語: 社会活発化, 強くする,  Malay: animasi sosial,  Português: animação social,  Română: animare sociala,  Pyccкий: Осведомленность  Srpski: društvena animacija,    తెలుగు: జీవనము,    Tiên Việt: lòng nhiệt tình xã hội,  Türkçe: toplumsal canlandırma,  中文 : 激励社会,  


 

KUVVETLENDİRME

Güçlendirme. Kapasiteyi arttırma ya da hedeflere ulaşabilmeyi arttırma.

Daha güçlü hale getirme.

العربيّة : تقوية ,    Bahasa Indonesia: memperkuat,    বাংলা : শক্তিশালীকরন,    Català: enfortiment,    Deutsch: Empowerment, Macht, die stärkung, Stärken,  Ελληνικά: ανάπτυξη δυνατοτήτων, ενδυνάμωση, δύναμη,  English: capacity development, empowerment, power, strengthening,  Español: capacidad, potenciación,  Euskera: indartzea,  Ewe: fifun ni lokun,  Filipino/Tagalog: pagpapalakas,  Français: capacité, empowerment,  हिन्दी (Hindi): षमता विकास अधिकारिकरण,  Italiano: empowerment,  日本語: 強くする,  Kiswahili: kujengea uwezo,  Malay: menguatkan,  Português: capacidade, desenvolvimento de capacidade, fortalecendo,  Română: dezvoltarea capacitatii, intarire,  Pyccкий: Рaзвития,  Somali: xoojinta,  Srpski: osnaživanje,    ไทย : การเพิ่มความเข้มแข็ง ,  తెలుగు: బలకరము చేయుట,    Tiên Việt: tăng cường,  Türkçe: kuvvetlendirme,  中文 : 提升力量,  



 
──»«──
Eğer topluluğumuzu güçlendirmek için tartışılmasını istediğiniz
bir kelime bulduysanız, lütfen bize yazınız.
Bu sitedeki metinleri diğer yerlerde kullanmanız durumunda lütfen yazarı(yazarları) belirtin
ve siteye geri iletin www.cec.vcn.bc.ca
Bu site, Toplum Kalkınma Topluluğu vasıtasıyla, Vancouver Topluluk Ağı (VCN) tarafından yönetilmektedir.

© Copyright 1967, 1987, 2007 Phil Bartle
Web Tasarımı Lourdes Sada
──»«──
Son Güncelleme: 2012.10.24

 Ana Sayfa

 Hazırlık